31 Mayıs 2010

Bölgemizden görüntüler



Akdeniz bölgesinde portakaldan sonra ikinci bal verimi olan ayçiçeği çiçekleri açmaya başladı. Gerçi biz portakaldan sıfır çektik ama bakalım ayçiçeğinden ne olacak hayırlısı. Açıkçası ayçiçeği balını da pek makbül görmüyor bizim millet ama kısmet. Birde yukardaki resimdeki aleti bizim arıcı arkadaş kral Faruk yaptırdı. Mum eritmek için birebir.Tabiri caizse müthiş birşey tüm arıcı dostlarıma tavsiye ederim. Gidin herhangi bir demirciye anlatın ve yaptırın. Hem kendi ekonominize hem ülke ekonomisine katkısı olsun.

25 Nisan 2010

Püf noktası


Şu arıcılıkta bir standart olmadığından yada artık ne demek gerekiyorsa bizim ustalarımızın hepsinin ayrı ayrı standartları olduğundan, birinden aldığımız kovana diğerinden aldığımız çıtalar olmuyor. Bu sorun diğer ekipmanlar içinde geçerli. Ama ben burada kovan içi ekipmanlardan standart olsa bile dikkatimi çeken koloni gelişimi ve bal verimi üzerinde negatif etki yapabileceğini düşündüğüm bir konuyu dile getireceğim. Yukarıda üstlük resimledim 1 numarayla numaralandırdığım çıta arasını dikkat çekmek için. Bu inanın bazı çıtalarda ustalıktan! olsa gerek neredeyse sıfır arıyı bırakın sinek bile geçemez. Takibi bu durum kovan içi çalışma düzeninde olumsuz bir durum teşkil etmekte. Bir diğer hususta 2 numara ile numaralandırdığım konu; burada da konu farklı değil. 2 numaralı kovan içi sacını kovan içi yan duvarına biraz aşağıdan çakılmış olsa gerek çıtalar ister üstlükte olsun ister kovanda olsun neredeyse zemine temas durumunda. Sonuç olarak aşağıdan da çakılsa yukarıdan da çakılsa ortada bir olgu var oda arılar alttan geçmekte zorlanıyor. Bu durum bence koloninin gelişimini direk etkiliyor. Düşünsenize arı peteklere ulaşmak için çiçeklere ulaşmaktan çok yol ve zahmet çekiyor. Neyse biz arılar olarak gözümüz açık olmalı ve koloni gelişimini olumsuz etkileyen durumları hemen tespit etmeli ve derhal gidermeliyiz.

27 Mart 2010

Kovan Temizliği



Bahara girerken birazda arıların kovan içi temizliğine yardım edelim dedik ve peteklerden dökülen kırıntıları ve varsa güve pupalarını yakarak yok etmek istedik. Benim kendi görüşüme göre kovanları yakarak içinde varsa hem mikroplar hemde dediğim gibi pupaları yok etmiş oluyoruz. Ya kardeşim petekleri de yak o zaman orada mikrop barınmıyormu derseniz. Haklısınız dememek mantıksızlık olur ama birde hiç yakmadığınızı düşünün kovanın içi ne hale gelir değil mi? Birde nemli kovanların elden geçirmiş nemlerini gidermişte oluyoruz.

6 Şubat 2010

Bahar kıpırtıları




Bölgemizde(Çukurova) yavaş yavaş bahar çalışmalarına başladık. Damacana şişesinden de anlaşılacağı gibi arılarımızı yavaş yavaş şerbetle uyandırmaya başladık. Resme dikkatli bakıldığında erkek arıların mevcudiyeti görülüyor ama onlar sanırım erkekleyen ve tarafımdan bozulan bir koloniye ait. Koloninin popülasyon dengesi de bozulunca açıkçası erkekler kapı dışarı ediliyordu ki bizde fotoğrafladık.  Şerbetlerimizi koyu hazırlamaya dikkat ettik ve etrafa bulaştırmadan şerbetliklerine döktük fakat yine çevrede koloni mevcudunun çokluğu açıkçası beni yağma konusunda tedirgin etti. Bende giriş deliklerini (resimdeki gibi değil) daralttım. Bu zamanda birde arıların sağlığı için çok önemli olan varroa ilaçlamasını unutmayalım. Ama daha da önemlisi eğer ilaç veya organik bir materyal kullanacak isek ilaçların prospektüsünü diğer materyalin ise ne zaman ve nasıl kullanacağımızı çok iyi öğrenmeliyiz ki başarı sağlayalım. Mesela bu soğukta formic asit uygularsak yada sıcaklıkla buharlaşan ilaçlarda olabilir bu varroa yan gelir yatar bizde yazın bal yerine avcumuzu yalarız ki, ilaçtan hiçbir fayda sağlayamayız. Sonra da ilaç hakkında ileri geri konuşuruz. Mesela bu mevsimde(Kışın) kesinlikle formic vermemeliyiz çünkü istediğimiz verimi alamayız. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama burdan İlhami abime de teşekkür ederim ki oksalit asitin bir başka kullanım yöntemini örneklemiş bizlere. Arıcı kardeşlerime son bir sözüm olacak bloglarda herkesin kendi öz iradesiyle kendi fikirlerini deneyimlerini yazdıkları yerlerdir. Ha internette böyle yazıyor bu kesin doğru aa bak tvde böyle dedi kesin doğru diye birşey yok bunun değerlendirmesini sizler bizler yapacağız kendi aklımızla. Buna da bir örnek verelim geçen yaban tvde bal akımında önce ana arı kafesinin tanıtımını ballandıra ballandıra yapıyor. Ne işe yarıyormuş efendim bal akımının artmasına ve bunun yanında varroaya faydası varmış. Benim fikrime göre sadece o dönemdeki bal akımını arttırır ha varroayada faydası olurmu olur ama o zamanda farkında olmadan biz koloni dengesini yavru aleyhine bozmuş oluruz. Diyelim ki bu akımdan sonra göçeceğiz ve başka bölgeye gideceğiz o zaman ne olacak? Orada rengimiz mora dönecek. Hadi diyelim sağımın arkasından kışa gireceğiz o zamanda rengimiz değişecek çünkü kışı geçirecek mevcudumuz yok. Ayrıca bu kadar organik ürün ve yöntem varken ana arıyı hapsetmenin bence mantığı yok.BU benim fikrim isteyen katılır isteyen düşünür uygular doğrusunu bulur bizde öğreniriz.



2 Ocak 2010

Kışlatma bakımı





 Arılarımızı kışlatırken daha doğrusu bahara hazırlarken yerimizi iy seçmeliyiz. Öyleki ne ayaz altında kalsın nede çok dulda yer olup nemle karşılaşsın. Bu ikisinin ortası en ideal ortamdır. Kışları yaşadığım tecrübeden arının en büyük kötülüğü nemli ortamlarda gördüğünü tespit ettim. Nem hakikaten arının birinci düşmanı çünkü bunu telefi edecek bir çözüm üretmekte zorlanıyor arılar. Soğukta ve sıcakta çözümleri var fakat nemde yok gibi;  yada varsa bile en zor olanıki bazı koloniler bunu beceremiyor. Geçen seneki yerimi gecikmeden dolayı bu sene kaptıdık ve mecburen arı konulan yerden bir miktar uzak yere koymak zorunda kaldık. Bu sene bizim bölge epey bir yağışlı geçti soğuk açıkçası daha başladı sağılmaz ama yağmurdan arılar ayıkamadı. Ben geçen seneden itibaren yukarıdaki resimde görüldüğü gibi arıları soğuk ve nemden korumak amacıyla örtü bezini çirt kat ve üzerlerini tam örtecek şekilde kapatıyorum. Geçen sene epey bir faydasını gördüm bu yöntemin açıkçası. Sizlerede imkanlarınız ölçüsünde tavsiye edebilirim. 

Biri ikinci husus ise varroa ilaçlaması arkadaşlar su uyur varroa uyumaz ona göre hareket edin ve her dönem ilaç veya materyal değişikliğine gidinki ertesi sene bir süprizle karşılaşıp koloniz varroa istilasına uğramasın. Burda bir arkadaşım bu duruma düştü malesef hani samanın para ettiği zamanlar olur ya ha işte yavrunun mumla arandığı bu dönemde yavrular malesef sakat doğdu ve zincir kırıldı. Lütfen dikkat edelim.

21 Kasım 2009

Tebdili mekanda ferahlık vardır





Arılarımızı yeni yerlerine taşıdık kısmet olursa yeni resimleri daha geni bir perspektiften çekip yayınlayacağız. Buraya taşımamızın amacı ovadaki ayazdan arıları koruyarak daha korunaklı ormanlık bölgeye taşımak ha birde pürenden faydalanmak.Açıkçası pek bal almayı hesap etmiyoruz ama yine günlük yiyeceği çıksa yeter diyoruz. Buraya gelmeden önce varroa ilaçlamasını yaptık ve faydasını da gördük. Aman ha aman benim arımda varroa yoktur diye mücadeleyi pas geçmeyelim çünkü bilim adamları arıların üzerinde çılak gözle varroa gördüğünüzde artık yavaş yavaş iş işten geçtiğinin ifadesidir demektedirler. Çünkü yayılım ve tabiri caizse hastalık koloniyi sarmış demekmiş. Onun için farklı ruhsatlı ilaçlarla ve ruhsat gerektirmeyen organik mücadele yöntemleriyle ilaçları değiştirerek kullanalım. Mesela baharda a grubu ilaç kullanıyorsak sonbaharda b grubu ilaç kullanmalıyız.
Konu biraz dağıldı sanırım .Kışlık konaklayacağımız yerde kovanlarımızın arası fazla aralı olmamalı nemden de etkilenmemeleri için yerden teması kesmemiz gerekmektedir. İlerleyen günlerde havaların soğumasıyla kovanlarımızı içine de değişik izolasyon yöntemleriyle kovan içi ısısını arıların minumun bal tüketmelerini sağlayacak şekle getireceğiz kısmet olursa. ..

28 Eylül 2009

Bir garip misafir






Bugün arılığa gidip fazla petekleri kovandan arıları biraz sıkıştırmak maksadı ile aldığımında bu davetsiz misafirle karşılaştım.Canlı olduğu içinde hemen üzerimdeki cep telefonu ile çekeyim dedim ama nerden bilebilirdim ki bizim yaramazların cep telefonu ayarları ile oynadıklarını. İşte oynayınca da böyle bir  sonuç çıkıyor ortaya minimum çözünürlük. Ha bu arada cep  telefonuna elimi attığımda birden Mehmet amca aklıma geldi. O baz istasyonu mağdurlarından bundan yaklaşık 2 sene evvel arılığının tam 500 metre karşıdan gören yerine bir baz istasyonu kurulmuştuda ondan sonra devamlı arıların gelişmediğinden bahsedip durdu. 1 sene kadar evvelde buna baz istasyonunun sebep olduğunu söyledi. Çünkü ortamda ve uygulamalarda değişken olanın sadece bu baz istasyonunun olduğunu söyledi. Ve ekledi aslında arılığa cep telefonuyla gitmemek lazım dedi. Bence de gitmemek lazım hem arıları rahatsız etmez hemde bizi zırt pırt çalıp rahatsız etmez. Acil durumlar için yine de götürelim ama araçta bırakalım en iyisi.  

6 Eylül 2009

Arılarımızı yeni yerine taşıdık

















Arılarımızı biraz geç kalsakta susam bitkisinin olduğu yere götürdük. Kısmetse sezonun bölgemizdeki son balını alırız . Ama daha çok eşek arılarından kurtulduğuma seviniyorum sanırım arılarda çok seviniyordur.



Başımızın belası eşek arıları



Bu yazda her yaz olduğu gibi eşek arıları başımızın belası malesef. Birde bunun üzerine son 46 yılın en kurak yazını geçiren bölgemizde eşek arıları iyice azıttı ve böyle görüntüler görünür oldu. Bizde elimizden geldiğince mücadelemize devam ediyoruz.

3 Temmuz 2009

Bu sezon son durumlar


Bu sezon tahminim odurki Tüm yurdumuzda verimli bir sezon olacağa benziyor. Çünkü bizim buralarda sanki arılar geçen senenin intikamını alır gibi ver habire çalışıyor. Görünen odurki hazır petek fiyatlarının sezon başında 12 liradan 20 liraya yükselmeside olayın boyutlarını gösteriyordur herhalde. Ama iktisat teorilerinden arz talep dengesi ise bu sene bal fiyatlarının düşük olacağını işaret ediyor. Çünkü bu kadar çok üretilen bal pazar bulmakta sorun olacak gibi görünüyor. Haydi hayırlısı bakalım ne olacak. Arınız güçlü ürününüz bol olsun......

2 Haziran 2009

Akdeniz Bölgesinden son durum


Bölgemizde nihayet ayçiçekleri açmaya başladı. Bu sene durum farklı olacak çünkü yağışlar dolasıyla ayçiçeğinde ekim zamanı farklılıklar gösterdi. Sanırım bu da bal akım süresiyle doğru orantılı bir gelişme olacak.