26 Aralık 2006

Yerinde olmayı kim istemezki


Açıkçası siteyi gezdikten sonra iç geçirmedim desem yalan olur. Arı dostumuz dünya arıcılar birliğinde yönetim kurulu üyesi.Mavi ile işaretlediği yerden başlamış nerdeyse Tüm dünyayı motorsikleti ile gezmiş. Arıcılarla sohbet etmiş ve resim çektirmiş. Aralarında değerli Muhsin hocamız da var. İşin aksi tarafı bize uğramamış ya. Bakmak isteyenler aşağıda linki var.

href="http://www.worldbees.com/en/index.htm">

21 Aralık 2006

Kış Bitkileri



Kış Bitkileri; Ülkemizde kışın çiçek açıpta arılarımızın yararlandığı iki tane çok önemli bitkilerin resimleridir yukardakiler. Aşağıdaki görünen ağaç harnup denilen keçiboynuzu ağacı. Bu bitkiden arılarımız çok güzel polen ve bal desteği alıyorlar. Üsteki resimdeki bitkide şuan açma çiçek aşamasında arılara bir faydası olurmu olmazmı bilmiyorum.

Bir bu eksikti


Arı zararlıları arasına birde bu arkadaş girdi. Arkadaşı benim arılığın önünde yakaladım. Şuçüstü yapamadık ama orada ne işi olduğuda su götürmez bir gerçekti. Resme dikkatlice bakarsanız ne dediğimi anlarsınız.

11 Aralık 2006

Elemanları bu şekilde gördüğümüz zaman




Elemanları bu şekilde gördüğümüz zaman müdahale için acele etmemiz gerektiğini anlarız. Resimlerdeki arılardan biri erkek arı cüssesinden anlaşılacağı üzere. Ben kış öncesi mücadelemi yapyığım halde malesef lanet şey bizim elemanları bu hale getirmiş. Eh işte biz de canına okuduk ama siz merak etmeyin. Yinede yola gelmezse değişik süprizlerimizde yok değil hani. Ama unutmayalım ki varroa illetiyle en etkili mücadele devamlı ve değişik silahlarla yapılan mücadeledir. Hiçbir zaman bir sezonda aynı ürünü kullanmayınız. Kendi açımdan kimyasalı aklımdan bile geçirmiyorum. Elimden geldiği kadarıyla organik mücadele taraftarıyım. Çok kısa bir zamanda güçlü bir organik silahla karşınızda olacağım. Fakat bunun bilimsel temelleri yok sadece etkisi görülebiliyor.

Akdenizde arıcılık böyle birşey işte


En başta söyleyeyim tarihler yanlış gerçek tarih 10.12.2006 . Üstteki resim okalüptüs ağacı alttaki ise yenidünya denilen bölgesel ağaçlarımız.Sanırım her iki ağaçta Akdeniz iklim kuşağında yetişen bitkiler. Bal verimi yönünden okalüptüs ağacı oldukça verimli. Yenidünyadan ise genelllikle arılar polen yönünden faydalanıyorlar. Şu kıt polen ve bal zamanında altın değerinde olsa gerek her iki ağaçta. Okalüptüs ağacının bir özelliğide çiçeklerin süreklilik esasına göre açması yani biri sönerken diğer ağaçların açtığını görebiliyoruz. Tabi bunu gören arı aşağıdaki video gibi yavru uçurmaya kalkıyor.

8 Aralık 2006

Has Arıcı



Has Arıcı:
İşte size tam bir arı dostu örneği şu kış vakti arılarının üşümemesi için neler yapmış neler, kovanın içi o kadar sıcaktı ki içinde güve bile yaşıyordu. Artık bu sıcaklık arıların doğurganlığını değiştirirmi görecez.(Fotodaki tarihler yanlış geçilmiştir. Esas tarih 05.12.2006 dır.)

25 Kasım 2006

Akdeniz bölgesi için kış hazırlıkları




Bölgemizde kış hazırları bitmek üzere. Ben de bu hazırlıklar kapsamında birkaç şey yaptım. Bunlar daha önce konusunu işlediğimiz oksalik asit ile varroa kontrolü, bir diğeride güçsüz kolonilere kek vererek ananın yavru atmasını sağlayamak. Bu şekilde koloniyi bir nebze güçlendirmek. Arıcılıkta zaman geçtikçe insan yeni şeyler öğreniyor, bunlardan biride kek vermenin önemi. Verdiğimiz bir parça kek anayı coşturup bayağı bir yavru atmasını sağlıyor. Kekin faydası kesinlikle bu vakitte yadsınamaz. Yok balım var yok akım devam ediyor filan demeyin keki verin derim ben farkını sizde göreceksiniz.
Ben çok basit bir şekilde kek yapıyorum.
1 Ölçek bal(güvenilir, kendi balınız olsun)
3 ölçek pudra şekeri
1 çay kaşığı süt tozu
1 çay kaşığı vitamin
Bunları güzel bir şekilde harmanlayıp hamur kıvamına gelinceye kadar karıştırıyorsunuz ve keki yukarıda görüldüğü şekliyle bir poşet içine katıyoruz. Sonrada dilimler halinde çıtalarımızın üzerine poşete bıçaklar ataraktan yatırıyoruz ve resimde de görüldüğü gibi hemen elemanlar yığılıyor.
Birde zayıf kolonileri ben bölgemiz çok sert geçmediği ve akımın devamlı olduğundan dolayı birleştirmiyorum. Hatta geçen sene 2 çıtalı koloniyi bile yaza çıkarmıştım iyi bir bakımla. Sizde bölgeniz hava şartlarına göre ister birleştirin ister benim gibi bakımla kışı geçirmeyi deneyin. Birleştirirken yapmanız gereken anası hoşunuza gideni sağ bırakıp diğerini imha etmek ve bu iki koloniyi günde 20 cm. yanaştırarak yan yana getirmek . Daha sonrada ister üst üste bir gün kalsın ister kalmadan direk sirke, un ,sarımsak marifetiyle(herhangi biri) birleştirmek.
Bu verceğimiz sitede oksalik asitin etki mekanızması ve kullanıldığı miktarlar var.İncelemenizi şiddetle tavsiye ederim. http://de.geocities.com/vaporizerklaus/Oxalic_Acid.htm

16 Kasım 2006

En kaliteli bal

En Kaliteli Bal;
En güzel bal terimi şüphesiz göreceli bir kavramdır. Aynı hiç kimsenin yoğurdum eşki demeyeceği gibi buda bir izafi terimdir.Yalnız bence en kaliteli bal terimi en güzel bal terimi gibi olmayıp daha çok izafiyetten uzak bir terim olduğunu düşünüyorum. Çünkü okuduğum bir çok kaynaktan bu konuyla edindiğim izlenim dayanaklarının olduğu yönünde.İnanıyorum ki aşağıdaki açıklamaları okuyunca sizde bana hak vereceksinizdir.
1- Doğal ortam balı; Kimyasal ilaçlarla kontamine olmayan bitkilerden alınan meyve özleri ve polenler,
2- Arı hastalıklarıyla mücadelede kimyasal kalıntı bırakmayan ürünlerin seçilmesi,
3- Bal üretmede polen tuzaklarının kullanılmaması,
4- Bal akım zamanlarında suni maddeler ve arının bal yapması için herhangi bir beslenme arıya verilmemesi(şeker, glikoz,reçel vb.)
5- Son olarakta dönem itibariyle ilkbahar döneminde hasat edilen balların arı sütü ve polen ihtivası yönünden daha zengin olduklarından daha kaliteli olduklarını söyleyebiliriz. (Bu zamanda arı sütünü bal arıları daha çok kullandığından diğer zamanlara göre balda oranı yüksektir.) (portakal balı vb.)
6- Birde malesef genellikle bal ticareti yapanlarda gördüğümüz; balların karıştırılarak satılması olayı var, mesela adam çam balını ve piyasada ucuza bulduğu pamuk balı olsun karıştırıyor az birde içine çiçek balı katıyor piyasaya pazarlıyor.Ha olayda sahtekarlık yok fakat bir uyanıklık var bu da bence hiç hoş birşey değil.

9 Kasım 2006

Ballı Bitkiler


Türkiye Florasında mevcut olan ballı bitkileri Tarım Bakanlığı araştırmış ve bir döküman halinde hizmetimize sunmuş.Yararlanmanız dileğiyle......... İşte linki.
http://www.tarim.gov.tr/arayuz/6/icerik.asp?efl=flora/hvelioglu.htm&curdir=\flora&fl=flora.asp

7 Kasım 2006

Kış Hazırlıkları Varroa Çalışması

BAŞDÜŞMANIM VARROA


Yaklaşık 4-5 senedir arıcılığa uzaktan uzaktan hevesim vardır. Bir gün çalışma arkadaşımın arıcılıkla uğraştığını kendisinden öğrenince bu işe bir büyük bir hevesle girdim. İlk önce arkadaşımı gözlemledim, nasıl yapılıyor filan babından. Arkadaşım kendini gerçekten iyi yetiştirmişti, artık kaç senedir bu işi gözlemledi bilemiyorum. Ya ne oluyor nasıl oluyor diye bir bakayım dedim. Araştırma yeri olaraktan interneti seçtim. Yeni başlayanlar için gerçekten yararlı bilgiler edindim. İşte arı zararlılarından bir olan varroa ile ilk burada karşılaştım internette yani. Google‘dan varroa yazıp arama tuşuna bastığımda binlerce dokümana ulaştım maalesef Türkçe olanları epeyce azdı. Burada varroa nın iki türü olduğunu gördüm.Ve bunlardan birininde kimyasallara karşı direnç kazandığını ne kadar kimyasal kullansanız da fayda etmeyeceğini. Yalnız bu arada dikkatimi çeken bir başka şeyde özellikle Avrupa da varroa zararlısına karşı oksalik asit denen bir maddenin yaklaşık 10 senedir kullanıldığını gördüm. Hem de güvenilir kaynaklardan özellikle de üniversitelerden. Bizim Türkiye’mizde bu olay var mıdır diye Türkçe sayfalardan arattım oda ne? Pas lekesinin bu maddeyle nasıl temizleneceğini öğrendim, gerçekten şok olmuştum. Sonuçta Avrupa Tamamen doğal bir madde olan Oksalik asit ile balda zararlı kalıntı bırakmadan bu işi hallediyor. Ayrıca varroa dirençte geliştirememiş bu maddeye karşı. Açıkçası bu maddeyi ben Ülkemizde edindim ve uyguladım arılarıma bayağı da faydasını gördüm ama yöremiz ılıman bir yöre olduğu için arı hiç yavrudan kesilmediğinden tam verim alamadım. Çünkü oksalik asit kapalı gözlerdeki varroa’ya faydası olmuyor.(diğer etkili ilaçlar içinde geçerli bu) Oksalik asit’ in kullanışı ise 3 şekilde oluyor. Birincisi damlatma, ikincisi sprey, üçüncü uygulama şekli ise tepkime yoluyla. Ben damlatma şeklini kullandım. Normal 50cc lik enjektörler var onların içine materyali katıyoruz. Materyalin hazırlanışı şöyle ki: 75 Birim Oksalik asit, 1000 Birim su, 1000 birim şeker yine bir pet şişede karıştırılıyor ve solüsyon elde ediliyor. Bu ölçüde ki bir karışımdan 1,66 Lt.lik bir solüsyon elde ediyoruz. Bunu her koloni başına 35 ml.(Koloninin büyüklüğüne göre değişebilir) Gelecek şekilde çıtaların arasından arıların üzerine gelecek şekilde enjektör marifetiyle sıkıyoruz. Elde ettiğimiz karışım toplam 50 koloniye etki edecek miktarda. Bunu yavrusuz dönemde yani kışın kendi güvenlik önlemlerimizi alarak uyguluyoruz ve varroa dan doğal yollardan kurtulmuş oluyoruz.
Sprey ise; bu metod damlatmaya benziyor fakat enjektör yerine cam temizleme spreylerini kullanabiliriz. Yine materyal aynı şekilde hazırlanıyor fakat tek fark enjektör değil de sprey marifetiyle materyali çıtaların arasına sıkaraktan uyguluyoruz. Üçüncü kullanma şekli olan tepkime ise şöyle; Bunda 12 woltluk bir aküye ihtiyacımız var. Birde akü uzatma kablolarına. Ufak bir metal kabın içine 1-2 gr (her koloni için) oksalik katıp kovanın içine yerleştiriyoruz. Bu metal kabı uzatma kablosu vasıtasıyla akünün iki ucuna bağlıyoruz ve tepkimeye geçiyor ve bir duman çıkıyor.


Dikkat edilecek hususlar;
Oksalik asit olsun diğer kimyasallar olsun kesinlikle deri temasından kaçınıyoruz.
Özellikle erkek arı gözlerini imha ediyoruz.
Tepkime yolunu kullanacaklar maske de kullanmalı.
Ayrıca şöyle bir husus daha var. Bazı yerlerde bilgiler 75/50/35 gr. Oksalik diye değişiyor. Bu sadece uygulama şekliyle ilgili. İnanmazsınız biz Türkiye’de bu maddeyi tartışırken adamlar kaç gram kullanmalıyız diye tartışıyor. Hatta bunun üzerine araştırma yapmışlar. Yok koloni başına 2 gr. uygularsak atıyorum %98 vb.verim alırız diye.
http://www.mellifera.de/oxneu.htm buradaki sitede araştırma sonuçları mevcut.
http://de.geocities.com/vaporizerklaus/Oxalic_Acid.htm
Bu yazılanlarada güvenemiyorsanız o zaman araştırmacı kimliğine girip bu http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=varroa+oxalic+acid&btnG=Ara&meta= linki tıklamanızı tavsiye eder, öğrendiklerinizi bizimle paylaşmanızı dileriz.


CAN ALICI SORU NEDEN OKSALİK
1- Doğal bir madde ilaç değil!
2- Ana arı ve diğer arılar üzerinde zararı YOK.
3- Ucuz
4- Kalıntı problemi YOK.
5- Varroa nın direnç geliştiremediği bir madde,
6- Organik arıcıların kullanabileceği nadir maddelerden,
7- Kimyasal maddelerle bulaşık temel petekler kaynatma ile geçmez yani bu kimyasallar o peteklerden aynen bir kısır döngü döner durur.
8- Kolay ve zahmetsiz uygulanabilir arılar rahatsız olmaz.



Her dönemde farklı metodlar uyguluyoruz.(İlkbahar ve Sonbahar)
Kanaatime göre devşirmeli formik asit ve oksalit asit kullanmak. Aralarda da biyolojik yöntemleri uygulamak lazım onunla ilgili çalışmalar devam ediyor yeterli döküman elde edince yazacam.Uygulayacağımız ilacın kalıntı bırakıp bırakmadığına daha doğrusu Tarım Bakanlığı iznine bakıyoruz.
Oksalik asid bir ilaç olmadığından Tarım Bakanlığından izni olmaz.
buradaki linkten gerekli bilgiler alınabilir.

5 Kasım 2006

4 Kasım 2006

Yine Malum eşek(hornet) arısı(Koloni İmha)


Eğer burdaki gibi eşekarılarını yakalarsak kış gelmeden ya o bizim canımıza okur ya da biz onun. Meret yağmurdan filan sakınacağı yeri bulmuş bedavadan bizim arılardan besleniyor varmı öyle yağma? Bizde Allahın izni ile gereken dersi verdik arkadaşa.(Sizinde bildiğiniz yerde varsa çekinmeden temasa geçin beleş gelir ilaçlarım namussuzu:))

26 Ekim 2006

Eşek Arısı 2







Eşek arılarıyla mücadele etmenin bir yolu da bu resimlerde görüldüğü gibi kökten çözüm. Yani eşekarısının ocağına plastik bir boru vasıtasıyla ilaç sıkmak. Bu yöntemi çok dikkatli kullanmalıyız aksi taktirde kendimize zarar verebiliriz. Enteresandır ben bu uygulamayı yaklaşık diğe resimden 1 hafta önce yaptığım halde koloninin içinde halen yaşayan kurtçuklar tespit ettim ve gözlerime inanamadım. Oysaki en etkili yöntemin bu olduğuna inanıyordum. Malesef etki oranı açısından gözümden düştü. Birde çok çok önceleri bir yabancı belgesel izlemiştim yanlış hatırlamıyorsam orada bildimiz ebemdevesi(peygamberdevesi) denilen canlı eşekarısıyla bir güze kavgaya tutuşup onu yiyiyordu. Acaba diyorum böyle bir düşmanı varmı eşekarılarının, artık gına geldi bize ya..

21 Ekim 2006

12 Ekim 2006

Bu bal yenmesinde ne yensin arkadaş oruç oruç


Ballı Bitkiler





















Yukarıda gördükleriniz Çukurova yöresinde bulunan ballı bitkilerden biri olan ''Püren" (hypericum) . Yöremiz arıcılarını kışı geçirmek için yayladan geldiklerinde genelde bu bitkinin yaygın olduğu yerleri seçerler. Bu bitkinin bildiğim iki çeşidi var pembe ve beyaz çiçek açanları. Arıcılar, arıların sebebi bilinmesede beyaz açanlara rağbet ettiğini söylüyorlar. Bu bitki malesef orman evsafı(ilaç yapımında kullanılıyor, ihraç malı) sayılıp orman köylüsünce bilinçsizce talan edilmektedir. Bu burdan yanlış anlaşılmasın bilinçli yapılan hasata hiçbir zaman karşı değiliz sadece katliam şeklinde olana karşıyız.
Altta görünende "Çiriş"bitkisi(Diğer adı zıpkın) .Oda şuan açık va Çukurovada ve iyi bal verimi var ve yaklaşık 1 ay bu bitkiler açık duracak kısmet olursa .Yalnız pürenin balının acımtırak tadı olduğu söyleniyor.

6 Ekim 2006

Eşek Arısı


Eşek Arısı;(Wasp.Hornet) Arı zararlıları içerisinde bölgemizde(Akdeniz) başını çeken hayvan eşek arısıdır. Bölgemiz sıcak iklim olması sebebiyle bu zararlı çok güçlü koloniler kurabilmektedir.Bu zararlı ile mücadele edilmediğinde malesef en iyi ihtimalle bal yerine elimizi yalamakla yetiniriz . Devrim hocanın sitesinde bakmıştım (gerçi o cinsler şükür Türkiyede yok ama) 30 kadar eşek arısı bizim arıların da familyası olan avrupa bal arılarını mahvettiler ve koloniyi söndürdüler. Mücadelesi: 1-Eğer bölgemizde eşek arılarını istemiyorsak bahardaki çıkan kraliçeleri yakalamamız lazım bir şekilde .Çünkü her öldürdüğümüz kraliçe biliyorsunuz bir koloni demek. 2-İkincisi fareleri yakalamada kullanılan bir yapıştırıcı var onu sert bir yüzeye sürüyoruz, ondan sonra bir tavuk ciğeri veya balık parçasının ufak bir kısmını üzerine koyuyoruz ve iniş yapan eşek arılarının yapışmasını seyrediyoruz. 3-Bunun için özel satılan kapanlar var ondan alıp arılığımızın uygun bir yerine asıp , içine yine ciğer filan koyuyoruz. 4-Şimdiki çok önemli!!.Koloniyi imha planı. Arılığımıza sabah erken gittiğimizde eşek arılarına rastlarsak bilelim ki yakın bir yerde kolonisi var. Neyse sabah rastlamasak bile o koloniyi bulup imha etmemiz lazım. Bunun için gelen eşek arılarını takip edecez ve nereye gittiklerini bulacaz, bunun için eski arıcılar derki sulandıkları yere gidin sulandıktan sonra mutlaka koloniye gidecektir derler. Neyse bir şekilde koloniyi buluyoruz mutlaka. Baktık bu arama tarama faaliyetleri işe yaramadı bizde çobanlardan yararlanıyoruz onlara yarım kg.cevizli sucuk aldığımız vakit bütün koloniler elimizde demektir. Neyse kolonin yerini tespitten sonra işler kolaylaşıyor. Bunun için birçok zehir var böcek zehirleri yani. Ama en iyisi toz olanları neden derseniz; toz olanları toprak emmiyor ve uzun süreli koloniden arılar kaçamıyorlar, kaçsalar bile fayda etmiyor.Bir ikincisi pupa olanlar çıkınca tozla karşılaşıyor ve onlarda ölüyor. Bunlardan önemlisi bu ilaçları kullanırken azami dikkat gösterin, kendize zarar vermeyin arkadaşlar. 5-Diğer bir yöntem biraz komik olacak ama arılığımız açık alanda ise yağmur duasına çıkacaz.

30 Eylül 2006

Bilinmesi Gerekenler


Bilinmesi Gerekenler;

Öncelikle arı benim açımdan bir tutku eşi bulunmaz bir hobi olmuştur. Yeni başlayacak arkadaşlar şunu çok iyi bilmelidirler ki, bu uğraşı en başta bir gönül işidir. Yani bu uğraşa gönlünüzü vermezseniz dikenlerini yerken bile bir oh çekmezseniz bu uğraşı yapamazsınız. Şahsen ben kendimde böyle görüyorum sizi bilemem. Gönlünüzü verdikten sonra hiçbir engelin önünüze set olarak durabileceğini düşünemiyorum, her engeli aşarsınız, görmediğiniz günlerde rüyalarınıza girer.

28 Eylül 2006

Kısaca arıcılık

KISACA ARICILIK
Arıcılığın tarihi bildiğim kadarıyla şöyle; Bayağı bir eskilere dayanıyor.Ama profesyonel yani fenni arıcılığın yaklaşık 100 yıllık bir tarihi var. İlk önce fenni kovanlar icat ediliyor, daha sonra ırkların terbiyesiyle bugünlere geliniyor. Tahminim bu ilk arıcılık ilk insanın ateşi bulmasıyla başlamıştır gibi geliyor yoksa körüğü yada dumanı nasıl yakacaktı. O zamanki arılarda dinazorlar gibi büyükse baksen işe . İşte bu resimde de bayan evin bir köşesinde arı beslemiş sanki bize balık besliyor. Ama gerçekten çok tuttum ben güzel bir şey olmuş.


27 Eylül 2006

arıcılık,bal, polen


KISACA ARICILIK

RESİMLER

NE İÇİN ARICILIK

ARICI SİTELERİ

BİLİNMESİ GEREKENLER

ARI HASTALIKLARI

ARI ZARARLILARI




BAZI SAYFALAR AÇMAYABİLİR HENÜZ SİTE YAPIM VE HAZIRLIK AŞAMASINDA.ANLAYIŞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM ÇOK YAKINDA DOPDULU İÇERİKLERLE GELİYORUZ!GÖRMEK İSTEDİKLERİNİZİ LÜTFEN İLETİN