


Arıcılık, bal, polen
Bölgemizde(Çukurova) yavaş yavaş bahar çalışmalarına başladık. Damacana şişesinden de anlaşılacağı gibi arılarımızı yavaş yavaş şerbetle uyandırmaya başladık. Resme dikkatli bakıldığında erkek arıların mevcudiyeti görülüyor ama onlar sanırım erkekleyen ve tarafımdan bozulan bir koloniye ait. Koloninin popülasyon dengesi de bozulunca açıkçası erkekler kapı dışarı ediliyordu ki bizde fotoğrafladık. Şerbetlerimizi koyu hazırlamaya dikkat ettik ve etrafa bulaştırmadan şerbetliklerine döktük fakat yine çevrede koloni mevcudunun çokluğu açıkçası beni yağma konusunda tedirgin etti. Bende giriş deliklerini (resimdeki gibi değil) daralttım. Bu zamanda birde arıların sağlığı için çok önemli olan varroa ilaçlamasını unutmayalım. Ama daha da önemlisi eğer ilaç veya organik bir materyal kullanacak isek ilaçların prospektüsünü diğer materyalin ise ne zaman ve nasıl kullanacağımızı çok iyi öğrenmeliyiz ki başarı sağlayalım. Mesela bu soğukta formic asit uygularsak yada sıcaklıkla buharlaşan ilaçlarda olabilir bu varroa yan gelir yatar bizde yazın bal yerine avcumuzu yalarız ki, ilaçtan hiçbir fayda sağlayamayız. Sonra da ilaç hakkında ileri geri konuşuruz. Mesela bu mevsimde(Kışın) kesinlikle formic vermemeliyiz çünkü istediğimiz verimi alamayız. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama burdan İlhami abime de teşekkür ederim ki oksalit asitin bir başka kullanım yöntemini örneklemiş bizlere. Arıcı kardeşlerime son bir sözüm olacak bloglarda herkesin kendi öz iradesiyle kendi fikirlerini deneyimlerini yazdıkları yerlerdir. Ha internette böyle yazıyor bu kesin doğru aa bak tvde böyle dedi kesin doğru diye birşey yok bunun değerlendirmesini sizler bizler yapacağız kendi aklımızla. Buna da bir örnek verelim geçen yaban tvde bal akımında önce ana arı kafesinin tanıtımını ballandıra ballandıra yapıyor. Ne işe yarıyormuş efendim bal akımının artmasına ve bunun yanında varroaya faydası varmış. Benim fikrime göre sadece o dönemdeki bal akımını arttırır ha varroayada faydası olurmu olur ama o zamanda farkında olmadan biz koloni dengesini yavru aleyhine bozmuş oluruz. Diyelim ki bu akımdan sonra göçeceğiz ve başka bölgeye gideceğiz o zaman ne olacak? Orada rengimiz mora dönecek. Hadi diyelim sağımın arkasından kışa gireceğiz o zamanda rengimiz değişecek çünkü kışı geçirecek mevcudumuz yok. Ayrıca bu kadar organik ürün ve yöntem varken ana arıyı hapsetmenin bence mantığı yok.BU benim fikrim isteyen katılır isteyen düşünür uygular doğrusunu bulur bizde öğreniriz.
Arılarımızı kışlatırken daha doğrusu bahara hazırlarken yerimizi iy seçmeliyiz. Öyleki ne ayaz altında kalsın nede çok dulda yer olup nemle karşılaşsın. Bu ikisinin ortası en ideal ortamdır. Kışları yaşadığım tecrübeden arının en büyük kötülüğü nemli ortamlarda gördüğünü tespit ettim. Nem hakikaten arının birinci düşmanı çünkü bunu telefi edecek bir çözüm üretmekte zorlanıyor arılar. Soğukta ve sıcakta çözümleri var fakat nemde yok gibi; yada varsa bile en zor olanıki bazı koloniler bunu beceremiyor. Geçen seneki yerimi gecikmeden dolayı bu sene kaptıdık ve mecburen arı konulan yerden bir miktar uzak yere koymak zorunda kaldık. Bu sene bizim bölge epey bir yağışlı geçti soğuk açıkçası daha başladı sağılmaz ama yağmurdan arılar ayıkamadı. Ben geçen seneden itibaren yukarıdaki resimde görüldüğü gibi arıları soğuk ve nemden korumak amacıyla örtü bezini çirt kat ve üzerlerini tam örtecek şekilde kapatıyorum. Geçen sene epey bir faydasını gördüm bu yöntemin açıkçası. Sizlerede imkanlarınız ölçüsünde tavsiye edebilirim.
Biri ikinci husus ise varroa ilaçlaması arkadaşlar su uyur varroa uyumaz ona göre hareket edin ve her dönem ilaç veya materyal değişikliğine gidinki ertesi sene bir süprizle karşılaşıp koloniz varroa istilasına uğramasın. Burda bir arkadaşım bu duruma düştü malesef hani samanın para ettiği zamanlar olur ya ha işte yavrunun mumla arandığı bu dönemde yavrular malesef sakat doğdu ve zincir kırıldı. Lütfen dikkat edelim.
Bugün arılığa gidip fazla petekleri kovandan arıları biraz sıkıştırmak maksadı ile aldığımında bu davetsiz misafirle karşılaştım.Canlı olduğu içinde hemen üzerimdeki cep telefonu ile çekeyim dedim ama nerden bilebilirdim ki bizim yaramazların cep telefonu ayarları ile oynadıklarını. İşte oynayınca da böyle bir sonuç çıkıyor ortaya minimum çözünürlük. Ha bu arada cep telefonuna elimi attığımda birden Mehmet amca aklıma geldi. O baz istasyonu mağdurlarından bundan yaklaşık 2 sene evvel arılığının tam 500 metre karşıdan gören yerine bir baz istasyonu kurulmuştuda ondan sonra devamlı arıların gelişmediğinden bahsedip durdu. 1 sene kadar evvelde buna baz istasyonunun sebep olduğunu söyledi. Çünkü ortamda ve uygulamalarda değişken olanın sadece bu baz istasyonunun olduğunu söyledi. Ve ekledi aslında arılığa cep telefonuyla gitmemek lazım dedi. Bence de gitmemek lazım hem arıları rahatsız etmez hemde bizi zırt pırt çalıp rahatsız etmez. Acil durumlar için yine de götürelim ama araçta bırakalım en iyisi.